top of page

YAPI

“Türkiye deprem kuşağında olduğu için, hem kısa sürede kurulumu, hem kalite, dayanımı, geri dönüşüne müsait bir yapı olduğu için, bu yapı sisteminin kısa sürede şehirlerin dışındaki yapılaşmalarda ön plana çıkması gerekiyor. Tamamen bilgi kirliliği var. Betonu çok kaliteli, çok sağlam olarak algılıyorlar. Aslında bu beton dediğimiz olay geri dönüşüme tabi olmadığı için en büyük sıkıntı orada yaşanıyor. Prefabrik ev uçar mı, durur mu, sıcak soğukla alakalı sıkıntı yaşar mıyız bu tür sorularla karşılaşıyoruz. Ama biz zaten belli mühendisliklerden geçtikten sonra bu ürünü yapıyoruz. Mesela prefabrik ev yerine, ön üretimli kısa sürede kurumlu konut demiş olsak, ismiyle biraz oynamış olsak, müşteride başka bir algı yaratır. Firmalarda bir sürü mühendis arkadaşlar çalışıyor. Belli mühendisliklere dayandırarak üretim yapıyoruz. Yani sıcak, soğuk, depremle alakalı tüketicilerin kafalarında bir soru işaretinin olmaması gerekiyor. Tabi doğru firmalardan doğru ürünü almak koşuluyla.”

 

Müteahhitler kazancını 4’e, 5’e katlayabilir


Müteahhitlerin de kar potansiyelinin farkında olmadıklarını ve yanlış algıdan etkilendiklerini belirten Evkon ortaklarından Karaarslan, inşaat firmalarının yapısal çeliğe yönelmekte gecikmesini şöyle açıklıyor:

“Pazarda bunu satabileceklerini düşünmedikleri için aslında çeliğe yönelmiyorlar. Dediğim gibi gene o beton kavramı çıkıyor ortaya. Hafif çelikle, normal ağır çeliğe entegre de çalışabiliyoruz. Bu yapıları müşterilere doğru anlattıklarında, doğru statikleri verdiklerinde, aslında pazar paylarının önünü açmış olurlar. Bu müteahhitler için çok büyük avantaj. Düşünün bir müteahhit iki senede bir şantiyeyi alacak, yapacak, pazarlayacak. Ama bu süreleri biz dörtte bir oranına düşürebiliyoruz. Yani altı ayda aldı, yaptı, bitti, peyzajladı, başka bir şantiyeye de geçebiliyor. Yani iki yılda yapacağı işi altı ayda yapıp, orada iki yıl içinde bunu dört katı, beş katı iş hacimiyle yapabilecek noktada. Ağır çeliği ve hafif çeliği entegre edip, daha kısa sürede daha sağlam evler yapılabilir. Yani Japonya'da baktığınız zaman binalarda büyük kulelerin çoğu mesela hafif çeliklerden, ağır çeliklerden oluşuyor. İçine, hibrit yapıyla hafif çelikle destekleyerek gidiyorlar. Yani bu Türkiye'de de mümkün.

86350482_191810985514640_5388995874036645888_n.jpg

Ama biz algıyı kıramadığımız için o zeminlerde boşluk kalıyor. 4 kat, 5 kat, 6 kat da yapılabilir. Bu algı belki 5 yılda kırılacak.” 

 

Maliyet riski ortadan kalkıyor

Sebahattin Karaarslan, yüksek enflasyonun inşaat süresini kısaltmayı zorunlu hale getireceğini şöyle açıklıyor:“Türkiye bir enflasyon ülkesi. Burada şantiye 2 yıl sürdüğü zaman diyelim ortalama %80 enflasyonu baz aldığımızda, bugün x fiyata başladık. Bugünkü maliyetim 1 milyon diyelim, 2 sene sonraki maliyetim 3 milyon - 4 milyon lira. Ama bizde sözleşme baştan yapılıp  ödeme alındığında, o fiyat bitmiş, enflasyona yenilmemiş bir rakam olacak. Şantiyede montaj yapılırken bir modülü koymadan diğer modüle geçme şansınız yok. Çünkü işin bir seri şeklinde olması lazım. Diyelim 2 ekip veya 3 ekip gönderdik. Binaların sevkiyatına başladık. Daha önce müteahhitten bunun betonla alakalı zeminini istiyoruz. Onu yaptıktan sonra sıralı montaj yapıyoruz. Yani gönderdim, bir ekip girdi, çeliği kurdu. Diğer tarafa geçti, diğer ekip kaplamaya geçti, diğer ekip elektriğe geçti. Yani biri bitene kadar beklemeyeceğiz toplu işlerde. Orada süreyi ciddi şekilde kısaltabiliyoruz.”

Sayfa 22

bottom of page